OYUN TERAPİSİ-2

Resim
Merhaba Sevgili okurlar. Bir önceki yazımızda giriş yaptığımız oyun terapisi konusuna bu yazıda devam ediyoruz. Önceki yazıyı okumamış olanların öncelikle onu okumalarını öneriyorum ( önceki yazı için tıklayınız).   Öncelikle oyun terapistinden bahsedeceğiz. Oyun terapisini eğitimli kişiler, terapistler uygular. Ayrı bir eğitim süreci vardır. Terapist çocuğu olduğu gibi kabul eden kişidir. Çocukla sıcak ve güvene dayalı bir ilişki kurar. Çocuğu yargılamaz ve duygularına karşı açıktır. Çocuğa kendini güvende ve rahat hissettirir. Terapist çocuğu yönlendirmez, oyunlarına müdahale etmez. Terapiyi sürdürebilmek için terapi sınırlarını çizer. Süreci hızlandırmaz. Oyun Terapi Teknikleri Oyuncaklarda olduğu gibi teknikler de tek tek anlatılamayacak kadar uzun ve detaylı. Başlıklar halinde bahsedip birkaç tanesini açıklayacağım. Merak ettiğiniz ya da detaylı bilgi almak istediğiniz konularda bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz. Oyun terapisind...

OKUL ÖNCESİNDE TARİH ÖĞRETİMİNE DAİR



Doğumdan 6 yaşa kadar bir gelişim sürecini içeren okul öncesi dönemde çocuk; hem bireysel varlığını fark ettiği hem de çevresiyle sürekli etkileşimde bulunarak çevresini tanımaya çalıştığı, bundan hareketle sosyal deneyimler kazandığı bir aşamadan geçer. Çocuğun bilişsel, dil, motor, sosyal ve duygusal gelişimi bu zengin yaşantıları sonucu gelişir. İşte çocuğun bu yaşantılarında tarihin rolü nedir, tarih öğretimi hangi yollarla gerçekleştirilebilir; bunlardan bahsedeceğiz.

Tarih geçmişte yaşamış insanların faaliyetlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini; yer ve zaman göstererek, bilgi, belge, ve kanıtlara dayandırarak, neden-sonuç ilişkisi gözeterek, tarafsız bir şekilde anlatan bilim dalıdır. Yani tarih sadece olayları incelemez, bu olaylar arasındaki bağlantıları ve diplomatik ilişkileri de  anlamayı gerektirir. Bu açıdan bakıldığında çocukların buna dönük muhakeme becerileri henüz gelişmemiştir.

Tarih olduğu gibi öğretilemez, daha doğrusu çocukların anlaması beklenemez. Çevremizde çoğu insan bile tarih dinlemeyi, araştırmayı sıkıcı bulurken dış dünyayı oyun ile anlamaya çalışan, eğlenceyi sürekli merkezde görmek isteyen ve soyut düşünemeyen çocuklarımıza tarih sıkıcı, yorucu ve bunaltıcı gelecektir. Çocuklara tarihi olduğu gibi veremeyiz fakat onların tarihsel düşünme becerilerini geliştirebiliriz. Peki bunu nasıl yapabiliriz?

Türkiye’de 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’na baktığımızda “Zamanla ilgili kavramları açıklar.” kazanımını görmekteyiz. Göstergeleri ise: “Olayları oluş zamanına göre sıralar. Zaman ile ilgili kavramları anlamına uygun şekilde açıklar.” Çocuklar için zaman kavramı soyuttur. Çocuk, olayları kendini merkeze alarak anladığı yani benmerkezci düşünme yapısına sahip olduğu için zaman kavramı öğretilirken kendi yaşamı ve yakın çevresiyle ilişkilendirebileceği durumlardan yararlanılabilir. Mesela “dün oynadığın oyun” “sabah kahvaltıda yediğin yiyecekler” “hafta sonu evinize gelecek olan misafirler” gibi zaman kavramları… Çocuğun bilişsel düzeyi doğrultusunda yapılan zamanla ilgili etkinlikler de bu kavramların pekişmesini sağlar. Ayrıca saat, takvim gibi araçlara çocuğun dikkatini çekmek, zaman kavramının öğretiminde yardımcıdır.

Yine, çocuğun kendisi ve ailesinin geçmişi gibi bireysel deneyimlerinin merkeze alınması etkili olacaktır. Örneğin çocuk iki yıl önce başına gelmiş, mutluluk duyduğu bir olayı hatırlayabilir ve bunun geçmiş zaman olduğunu bilir. Çocuğun çevresine baktığımızda anne ve babasının çocukluk fotoğraflarını görüp merak duyabilir. Ebeveynler “Biz çocukken şu oyunları oynardık, böyle oyuncaklarla oynardık.” gibi ifadelerle çocuğun ilgi alanlarına da hitap ederek geçmişlerinden bahsedebilirler. Aynı şekilde çocuğun bebekliğine ait olan eşyalar ona gösterilerek “Bak, sen bu patiği bebekken giyerdin.” gibi ifadeler, onun kendi kişiliğinden yola çıkarak geçmişi anlamasına ve yorumlamasına olanak tanır. İşte bu şekilde çocuklar önce kendileriyle ilgili olan bilgileri somut olarak öğrenme fırsatı bulurlar. Daha sonra bu öğrenmeler yaş ilerledikçe komşular, toplum, devlet, millet, dünya… şeklinde genişler. Kısacası bizim yapabileceğimiz, bu genişleme sürecinde çocuklara temel oluşturabilmek.

Bayrak, marş gibi ülkemize ait simgelerin ve Atatürk gibi tarihimizdeki önemli kişilerin tanıtılması, milli bayramların kutlanması; ülkemizin geçmişine dair çocukların fikir sahibi olması ve geleceğin bilinçli yurttaşları olmaları için atılan temellerden biridir. Atatürk ile ilgili ya da milli bayramların neden kutlandığına dair çocuklarla sohbet edilirken basit, temel bilgilere yer verilmelidir. Örneğin Cumhuriyet Bayramı ile ilgili “Cumhuriyet ne demektir? Neden süslemeler yapılıyor? Evlere, caddelere bayraklar neden asılıyor?” hakkında çocuklarla sohbet edilip, bu bayramla ilgili kısa bilgiler verilerek süslemeleri çocuklarla birlikte hazırlamak onların aktif katılımını da sağlar. Ayrıca milli bayramların anlamlandırılmasında çeşitli videolar, belgeseller gibi görsel materyaller etkili olacaktır.

Tabii ki her alanda olduğu gibi çocuğun karşısında bir örnek olması -yani bizler- çok mühimdir; bayramlarımızı coşkuyla kutlayalım ki bu heyecanı çocuğumuza geçirebilelim, bizim bu topraklarda yaşamamızı sağlayanlara saygı duyarak, ülkemizin güzelliklerini koruyarak (yere çöp atmayarak bile), her işi hakkıyla yaparak çocuğumuzun bunu görmesini hatta hissetmesini sağlayabiliriz.

Bugün diktiğimiz fidanlar, yarın orman olur; ülkemize can, nefes olur.

Boşuna demiyoruz “Onlar bizim geleceğimiz.” diye…


Sevgiyle kalın…

Yorumlar

  1. Geleceği değiştirmek için de sürekli kendimizi yenilemeliyiz .....Yaşımız kaç olursa olsun ....Ne kadar sade ve açık bir dil anlatımı tebrik ediyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder